23 Şubat 2011 Çarşamba

***




İstanbulda taze inek sütü bulmak.. Hazine gibi..

3 kilo süt.. bi güzel kaynatıyorum.Kahvaltıya taze kaymağım oluyor.Esma süt sevmediği için, ben de yoğurt yapıyorum o sütten. Katkısız, taze yoğurt... gidip gelip kaşıklıyorum.
Esma yoğurt da yemiyor, mecburen yoğurt çorbaları yapıyorum; yayla çorbası (taze yeşilliklerle), toyga çorbası, buğday aşı, şehriyeli, kuru naneli yoğurt çorbası.. Süt ürünleri yedirmenin yolları işte! Önüme çıkan her engeli aşıyorum :)

Geçen yoğurdu tutturamayınca, sütü çürütüp çökelek yaptım kahvaltıya. Bir yandan evde peynir yapımını da öğreniyorum, mayayla ve ya sirkeyle yapılanından. Bu gidişle market peynirine de elveda diyeceğim. Bir de evde tereyağı yapımını da öğrenirsem, tam olucak!
Pek bi organiğim bu aralar..

Annemler elma yolladılar Azerbaycandan. Elma kutusunun içine ceviz de sıkıştırmış annem; "Ordubad qozudu, dadlıdı" diye de uyardı. :)

Ananne, dede olmak herhalde böyle bir şey işte.
Babam tertemiz bal getirttirir dağlardan... Bahçelerde taze ot ve buğday ile beslenen tavuklar kestirir.. Annem doğrar, paketler bir güzel, dondurur. Etlerim bile memleketten geliyor.